Copyright © Tuğçe'nin Kitaplığı
Design by Dzignine
30 Ocak 2013 Çarşamba

Yorum: Comfort Food - Kitty Thomas


7920450
Puanlama : B+

Yazar: Kitty Thomas
Çevirmen:  -
Sayfa Sayısı: 138
Dili: İngilizce
Yayınevi: Burlesque Press

Bu kitabı bir sene önce okumuştum ama konusu ve birçok sahnesi hala aklımda. Geçen günde bu kitaptan konu olunca, notlarıma geri döndüm ve yorum yazmaya karar verdim. Harika bir kitap diyemem, - hatta çok noktada rahatsız edici - ama çok farklı olduğu kesin. Öncelikle uyarmalıyım, efendi/kölelik ilişkisine dayanan, ki ilk başta isteksiz bir kölelik, bir ilişkiyi konu alıyor. (Ama bunun erotik boyutunun grafik olarak pek fazla sunulmadığını belirtmeliyim, yok demiyorum tabii ki. Burada olay daha çok bir direncin mental olarak kırılması.) Bir yandan da çok ciddi bir psikolojik alt yapıya sahip. Rahatsız edici denebilir ama aynı zamanda başladığınızda elinizden bırakamadığınız, karakterlerin sevilecek hiçbir yanı olmamasına rağmen, onları önemsemeye başladığınız bir yerde buluyorsunuz kendinizi... Tıpkı kitabın karakterinin duygularını kontrol altına alan Efendisi gibi, yazarda okurun duygularını kontrol altına alıyor ve rahat alanı dışında birşeyi, hem de bağdaştıramayacağı, hoşuna gitmeyen bir konu ile sunuyor ve yine de kitaba bağlıyor.

Emily Vargas, ilaçla bayıltılarak kaçırılmış ve uyandığında kendisini, penceresiz, sadece bir kapısı olan bir odada, gözleri bağlı olarak buluyor. Ve içeriye bir adam giriyor, elinde bir kase tavuklu noodle çorbası var, rahatlatma ya da ortama alıştırma yemeği diyebiliriz – kitabın adıda buradan geliyor “comfort food”. Ve kitapta yer alan psikolojik işkence ve şartlandırma burada başlıyor. Adam kadına, kadın istemedikçe hiç elini sürmüyor. Hatta adam kadınla hiç konuşmuyor bile. Ve Emily; adamın kendisine şefkat göstermesi için, adamı memnun edebilmek için her istediğini yapmaya hazır, bir dokunuşu için yalvarır bir halde buluyor kendisini.

Tamamen Emily’nin ağzından anlatılan hikaye, tutsaklığının ilk gününde başlıyor, ilk başta onun için bir endişe ve şiddet beklentisi oluşuyor içinde insanın. Ama dediğim gibi gerçekleşen hiçbir şey Emily istemeden olan şeyler değil. Emily’nin kaçırılmasına kadar olan olayları gözden geçirmesine, yemek için seksi kullanmasına, hücresini lüks bir oda ile değiştirmesine, ödül/ceza sistemini öğrendiği kural kitabını okumasına, hepsine onunla birlikte şahit oluyoruz. Ve adamın dokunuşu için artık kıvranırken ve onu efendisi olarak düşünüp hatta bu şekilde çağırmaya başlamışken, onunla birlikte aynı kabullenmeyi hissediyor bu yoldan aşağı sürükleniyoruz. Emily, adama kimseye güvenmediği kadar güvenmeye başlıyor ve bizde öyle bir noktaya geliyoruz, yazar aklımızla öyle bir oynuyor ki, erotik sahneler okunurken, bir an aslında tutsak birinin hayatını okuduğumuzu unutuyoruz.

Emily’nin aslen kişisel gelişim kitapları yazan yarı ünlü bir yazar ve psikoloji okumuş bir kişi olması da kitaba ayrı bir ironi katıyor. Sadece yazarın, Efendi’nin psikolojisine ve motivasyonuna ya da sessizliğine yer verdiği kısım olmasa daha da etkileyici ve rahatsız edici olacağını düşünüyorum kitabın. Sorunlu musun dediğinizi duyar gibiyim, ama hayır. Madem bu şekilde bir kitap yazdın, sonuna kadar karanlık olmalı ve sempati uyandırmak istemediğin hiç bir karakterin, hareketlerinin nedenini açıklamamalısın diye düşünüyorum. Çünkü yani bu kitaptaki karakterlerin gerçekten sempatiyi hakedecek bir tarafı pek yok ;)

Sonunda da son derece sağlam bir şok bekliyor, gerçi sanırım okur zaten içten içe öyle olmasını istiyor, bu düşünceye pek karşı koyamıyor. En azından bence...

Bu türde birşeyleri hiç okumamış ya da rahatsız olacağını düşünenlerin hiç okumamasını öneririm.
Birkaç tane de alıntı paylaşayım ;)

“...ona hayatımda hiç kimseye güvenmediğim kadar güvenmeye başladım. Çünkü bir canavar olmasına rağmen, kuralları var ve bunlara uyuyor. Ve o benim canavarım.”

“Kapı gıcıdayarak açıldı, tam da korkunç filmlerde olduğu gibi. En azından, artık kendimi kandırmanın anlamı yok, nasıl bir hikayenin içinde olduğumu biliyorum.”

“Sanırım Ted Bundy’nin kurbanlarının bir noktada nasıl hissettiklerini anlayabiliyorum; birinin bu kadar güzel olup aynı zamanda kurbanlarının canını yakması imkansız”

“...kadın hareketi ve tüm güçlendirici konuşmalara rağmen, büyük resimde aslında ... kadınlar avdır.”

“Gözlerim, benim gözlerim olabilmek için fazla boş bakıyor. Ruhum nereye gitti? Onu artık göremiyorum...”

“Ruhsuz gülümsemesi ile bana güldü; bir yandan içimi ısıtan, aynı zamanda ölüyormuşum gibi hissettiren...”

Buradan satın alabilirsiniz:

0 yorum:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...