Copyright © Tuğçe'nin Kitaplığı
Design by Dzignine
30 Ocak 2013 Çarşamba

Yorum: The Edge of Never - J.A. Redmerski


the-edge-of-never-ja-redmerski
Puanlama : B+

Yazar: J.A. Redmerski
Çevirmen:  -
Sayfa Sayısı:  426
Dili: Türkçe
Yayınevi:  Createspace (self-published)

J.A. Redmerski’nin 2012 yılında yayınlanan kitabı The Edge of Never, önümüzdeki aylarda Ephesus Yayınlarından ülkemizde de yayınlanacak. Ayrıca önümüzdeki haftalarda kitabın yazarıyla bir de söyleşim olacak bu sayfalarda bulabilirsiniz... Şimdi kitaba gelecek olursak, yeni yetişkin denen ve son zamanlarda oldukça popülerlik kazanmış bir türe ait bu roman. Yeni yetişkin türü, yirmili yaşların başlarındaki kişileri konu alıyor ve genç yetişkin türünün aksine, cinsellik, dil ve şiddet konularında yetişkin romanlarındaki içeriğe sahipler, bu sebeple genellikle 17 yaş üzeri için uygunlar demek doğru olabilir. Kitaba geçiyordum değil mi? :) 

Evet, konumuz;
Camyrn Bennett, hayatı boyunca kendisini hep farklı hissediyordu, hayattan beklentileri hep farklıydı ve Ian ile herşeyin doğru ve iyi olduğuna inanıyordu...ta ki; Ian’ı bir trafik kazasında kaybedene kadar. Ian ile birlikte kendi yolunu da kaybeden Cam, tam toparlanmaya çalışırken, en yakın arkadaşı ile yaşadıkları sonucunda; iyice hissiz hale geldiğini düşünür ve çantasına birkaç parça eşya atar ve nereye ve neden gittiğine aldırmadan, yıllar önce Ian ile karar verdikleri türden bir seyahate çıkmaya karar verir. Böylece, Idaho’ya doğru bir Greyhound otobüsüne atlar.

Kansas’ta otobüse binen Andrew Parrish ile pek de sevimli olmayan bir şekilde tanışır, ilk görüşte aşk ya da anında başlayan bir aşk hikayesi değil bu kesinlikle. Hatta Cam, otobüste konuşup, yan yana oturmaya karar vermesi bile uzun zaman alıyor, Andrew ile vakit geçirmekten keyif aldığını da, Andrew varması gereken noktaya gelipte veda ettiğinde fark eder.  Sonrasında gelişen olaylar ikiliyi tekrar bir araya getirir ve esas yolculukları başlar... Bir sürü delilik yaptıkları, yavaş yavaş açıldıkları, güldükleri, ağladıkları, hissetmeye başladıkları ve hissettirdikleri bir yolculuk...

En baştan beri,aralarında son derece keyifle okunan bir atışma, didişme, koruma, yakınlaşma ihtiyacı hissittiren bir ilişki sunmuş yazar okura. Bu da okuru yavaş yavaş, Andrew ve Cam'e ikili olmasını doğal olarak, istemesini sağlamış.

Andrew kolaylıkla sevilebilecek bir karakter, çok doğal, eğlenceli, düşünceli ve düşündüğünü söylemekten ya da yapmaktan çekinmeyen birisi. Ama tabii ki, her şey harika değil, kendine göre sebeplerden dolayı (ki spoilerdan kaçınmaya çalışıyorummmm) Cam’e bağlanmamaya kararlı. Onun yeniden incinmesini istemiyor ve eğer bağlanırsa Cam’in gelişen duyguları sonucunda incineceğine neredeyse emin.

İkisi de bağlanmamaya kararlı olunca, aralarındaki çekimi ve elektriği okumak zaman zaman son derece keyifli, zaman zaman oldukça delirtici noktalara varıyor. Ama kesinlikle onların kendilerini ve birbirlerini bulma yolcuğunun her dakikasına şahit olma isteği uyandıyor okurda.

Her ikisinin açısından da anlatılan hikaye sayesinde, hem Andrew hem Cam’in yaşadıklarını ve kafalarının içindekileri, yaptıkları hareketlerin etkilerini ve sonuçlarını bizzat yaşıyoruz. Bu onları daha iyi anlamamıza ve bağlantı kurabilmemiz sağlıyor ama aynı zamanda, biraz kafa karıştırıcı da olmuyor değil; bir an durup acaba hangisini okuyordum dediğim birkaç sahne oldu.

Camryn’de kolay sevilebilir bir karakter (ama itiraf etmeliyim Andrew bu kitabın hayat dolu insanı ya da çoğu zaman insana hayatı dolu dolu yaşamak gerektiğini hatırlatan insanı diyelim), çok şey yaşamış ve düşünceleri sayesinde, acısını ve umutsuzluğunu sonuna kadar içinizde hissedebiliyorsunuz. Ve Andrew’un derdi ne ise, ikisininde en az şekilde zarar görmesini ummaktan başka pek bir şey gelmiyor elinizden.

İlişkilerine dair ve neler olacağı konusunda kitabın tadını kaçırmamak adına daha fazla konuşmuyorum, çok bile söyledim :)

Şimdi birazda beni rahatsız eden bir, iki küçük konudan bahsedeyim. Öncelikle, sadece 20 yaşında olmasına rağmen ve zorlu zamanları yakın zamanda atlatmış olması konusu da var, annesi tamamen alakasız ve duyarsız bir tablo çiziyor. Kültür farkı mıdır bilemem ama bana şimdiye kadar okuduğum en alakasız anne gibi geldi. Bir de kitabın sonunun kesinlikle çok daha detaylı işlenmiş olmasını umardım. Yani, bu hali kötü mü derseniz değil, ama kitaba A yerine B vermemin tek nedeni sanırım bu yanı, tüm kitap boyunca her şey o kadar detaylı anlatılıyor ki, gün be gün adeta onlarla birlikte yaşıyoruz ama sonunda aynı özeni göremedim. Daha fazlasını ister şekilde bıraktı beni.

Kısacası, bu tür son zamanlarda benim favorim diyebilirim ve bu kitabı da kesinlikle tavsiye ederim. Yer yer güleceğiniz, yer yer ağlayacağınız ya da en azından gözlerinizin ıslanacağı bu roman, her koşulda içinizi ısıtacak türden ve sizi etkileyecek bir yolculağa çıkaracak.

the-edge-of-never-feature

İşte size birkaç alıntı.(bu alıntıları ben kendim çevirdim, kitabın Türkçe versiyonunda farklar  olabilir.)

“Bence, aşık olduğun zaman, yani gerçekten aşık olduğunda, hayatının sonuna kadardır. Diğer hepsi, tecrübe ve aldatmacadır.

Kalp her zaman aklı yener. Kalp her ne kadar, intihara eğilimli, pervasız ve mazoşit olsa da, her zaman kendi bildiğini okur.

Cinsel olarak ne istediğini bilen ve bu dile getiren bir kadın, kahrolası seksidir, Camryn- Bana.Ne.İstediğini.Söyle.Yoksa, onu sana vermeyeceğim.

Herkes yabancı olarak başlar.

Seni istiyorum, kahrolası!... Beni bırakıp gidişini ve seni bir daha göremeyecek olmayı düşünmek içimi parçalıyor!... Sensiz kahrolası nefes bile alamıyorum!


Şimdilik buradan satın alabilirsiniz:

0 yorum:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...