Copyright © Tuğçe'nin Kitaplığı
Design by Dzignine
16 Şubat 2013 Cumartesi

Yorum: Işığı Ararken - Elizabeth Haynes | Konuşan Kitaplar ile Blog Turu


538230_556603967683755_1194607306_n

Puanlama : B+
Yazar: Elizabeth Haynes
Çevirmen:   
Sayfa Sayısı:  512
Dili: Türkçe
Yayınevi:  Feniks Kitap


Elizabeth Haynes’in ilk romanı Işığı Ararken, 2011 yılının en iyi kitapları arasında gösterilen bir psikolojik gerilim. Uzun zamandır bir yorumu yazmak için bu kadar heyecanlanmamış, aynı zamanda da bu kadar zorlanmamıştım, hakkını verememekten çekiniyorum diyelim. Lafı çok uzatmadan Haynes’in bu detaylı düşünülmüş ve sizi avucunun içine alan kitabının yorumuna geçeyim.

Kitap, 2005 yılında geçen bir mahkeme sahnesi ile açılıyor, Lee Brightman adında bir adam, Catherine Bailey adında bir kadına dair sorgulanıyor. Sorgulama ve Lee’nin cevaplarından kendisinin bir polis memuru ya da benzer bir otoriteye sahip birisi olduğunu düşünüyoruz. Buradan sonra hikaye 2003/4 ve 2007 arasında değişen bölümler halinde; Cathy’nin Lee ile tanışması ve ilişkilerinin başlaması ile şimdiki zamanda Lee’den sonra hayatını yeniden kurmaya çalışması arasında gidip gelerek aktarılıyor.  2003’te  Cathy Bailey genç ve arkadaşları ile eğlenmeyi seven bir kadındır. Lee ile tanıştığında da heyecanlanır, onun farklı olduğunu görür ama son derece yakışıklı olması ve gizemli havası zaten Cathy’i büyüleyen yanıdır. Bu heyecanlı ve bir o kadarda gizem dolu ilişkiye başlaması ile hayatı değişmeye başlar, giderek yalnız kaldığını fark eder. Ve bir gün beklenmedik bir olay olduğunda tamamen yalnızdır ve artık eski hayatı yoktur.  Bir yandan 2007’de tanık olduğumuz Cathy ise, insanın inanamayacağı kadar farklı bir kişilik, içine kapanık, insanlardan uzak, evinden çıkmaya çekinen, güvenliğinden her daim endişe eden ve bu endişeleri sonucunda OCD gelişmiş her yaptığı hareketi tekrar ve tekrar kontrol eden takıntılı bir kadındır. Üst katına taşınan yeni komşusu Stuart ile tanışır. Stuart’ın Cathy’e bir doktor arkadaşını önermesi ile aralarındaki arkadaşlık yavaşça gelişmeye başlar. Ta ki; geçmiş ve gelecek bir noktada çakışana kadar…  Peki Catherine’in bu hale gelmesine ne neden olmuştur?

Tabii ki daha fazlasını anlatmayacağım ama zaten arka kapağı okuyan birisinin fazla bir şey anlatılmasına da gerek yok, genel olarak olacakları tahmin etmek zor değil, ciddi bir su istimal ve aile içi şiddet söz konusu ancak sizi hikayeye bağlayan zaten konudan çok,  aktarılış biçimi ve karakterlerin yapıları.
Hayatımızın içindeki kişileri gerçekten tanıyor muyuz? Gerçekten kim olduklarını biliyor muyuz? Ya sevdiğiniz adam sizi herkesten koparıp sadece kendine saklamak isterse?

images (2)Haynes’in yarattığı alışılmışı dışı karakterler yaratmış;  güçlü ama sorunlu ve bu sorunlardan bir türlü kurtulamayan bir kadın. Son derece yakışıklı ve etkileyici ama sorun olduğunu hissettirecek gizemli bir adam.  Tutku, saplantı ve sevgi arasındaki kaçırılması kolay ince çizgi…

Kitabın başından sonuna tüm psikolojik gerilim klişeleri kırılıp atılıyor. Güvenmeniz gerektiği gösterilen noktalar, aslında güvenmenizin ne kadar yanlış olduğunu gösteriyor.

Kitabın en etkileyici ve başarılı noktalarından bir tanesi ise, Haynes’in ustalıkla okuru Catherine’in aklının içine sokması ve yaşadığı çaresizliği aynen hissettirmesi. Hikaye yer yer o kadar klostrofobik bir hal alıyor ki; okur kitabın ta en başındaki sahne de yargılanan adamın tutuklandığını bilmesine rağmen bir kaçış yolu olmadığına emin oluyor.

Buna rağmen sizi sürekli tetikte tutan, rahatsız eden bir kontrast hakim, heyecanlı ve yaşam dolu Cathy’nin başına gelenler ve bununla başa çıkmaya çalışan sorunlu kadının karşısına çıkan yeni bir umut… Stuart, Cathy’nin yeni üst komşusu ve bir psikolog, Cathy ile tanışır tanışmaz, yardıma ihtiyacı olduğunu söylüyor ve aralarında bir şekilde bir yakınlık oluşuyor. Bunun kolay oluştuğunu sanmayın sakın… Ve bir yandan Cathy’nin geçmişinde, günümüzdeki ile birlikte akan hikaye o kadar vurucu ki,  Stuart’ı Cathy’den fazla sorgulamaya başlıyorsunuz. Yine de normale dönmesini istiyorsunuz.

Kitapta kabullenemediğim tek nokta kitabın sonu oldu açıkçası, sanki bir devam kitabı yazılmaya müsait bir halde bırakılmış geldi ama görünürde bir devam kitabı yok. Hal böyle olunca insan biraz hayal kırıklığı yaşıyor ama geçici ;) Nitekim, bittikten sonra sizinle kalmaya devam edecek bir hikaye olduğundan bu konuya fazla takılamıyorsunuz.

Aslında okuması son derece zor bir konuyu anlatan bu kitap, o kadar etkileyici ve gerçekçi sunuluyor ki elinizden bırakamıyorsunuz ve okumaya devam ediyorsunuz. Cathy’nin  korkusu sayfalardan taşıp sizi esir alıyor, söylemedi demeyin. Karakterler ve hikaye sizi ne olduğunuzu anlamadan içine çekiyor ve bir bakmışsınız ki; kapıları, pencereleri kontrol etmeye başlamışsınız…

Özellikle bu tür gerilimlerden hoşlananların kaçırmamasını tavsiye ederim… Ayrıca, kitabın kapağına yorum yazan S.J. Watson’ın Uyuyana Kadar kitabını da bu tür ün hayranlarına öneririm…

0 yorum:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...