Copyright © Tuğçe'nin Kitaplığı
Design by Dzignine
16 Şubat 2013 Cumartesi

Konuşan Kitaplar ile Blog Turu: Işığı Ararken Yazarı Elizabeth Haynes ile ... | Söyleşi


482975_245315565597445_1821813218_nBlog Turumuzun bugünkü durağında bu içinizi ürperten psikolojik gerilim kitabının yazarı Elizabeth Haynes ile Işığı Ararken ve diğer kitapları ile yazarlık macerasını konuştuk. Ben söyleşiyi yaparken çok keyif aldım ve kitaba karşı hissettiğim beğeni daha bir arttı, umarım sizler de okurken aynı şekilde keyif alırsınız.

Öncelikle bu sıkışık zamanınızda bize vakit ayırdığınız için çok teşekkür ederim.

Rica ederim, incelikle hazırlanmış sorularını cevaplamak son derece keyifli ve beni bu tura dahil ettiğiniz için ben teşekkür ederim.

Işığı Ararken Sizin ilk romanınızdı ve bu kitabın bir NaNoWriMo çalışması olduğunu okudum bir yerde. Bundan bize biraz bahsedebilir misiniz? NaNoWriMo bizim pek yakından tanıdığımız bir organizasyon değil ve açıkçası ben bu kadar detaylı ve güzel yazılmış bir kitabın o kadar kısa sürede nasıl ortaya çıkabileceğini düşünemiyorum.

NaNoWriMo (www.nanowrimo.org) Kasım ayı içerisinde 50.000 kelimelik bir roman yazmak üzerine kurulu bir yarışma. Aslında çok akıllıca bir konsept, çünkü normal zamanda sadece kendinizi şımartma olarak gördüğünüz yazma hobinize ağırlık ve önem vermenizi sağlıyor. Aynı zamanda yazma bloğunu/tıkanıklığını da ortadan kaldırıyor çünkü güzel, iyi bir şey yazmanız gibi bir beklenti ve baskı yok, sadece 50.000 kelimelik bir hikaye yazmanız yeterli.  Ayın sonunda, 50.000 kelime ya da daha fazlasını yazdıysanız kazanmışsınız ve elinizde de üzerinde düzeltmelere başlayabileceğiniz bir ilk taslak var demektir.

Şimdi senin sorunun diğer kısmına geçecek olursam; bu kadar detaylı ve güzel bir hikayeyi tabii ki o kadar kısa bir sürede oluşturmadım! Ben 60.000 kelimelik, güzel yerleri bulunan ve birkaç da iyi karakteri olan mantıklı bir konu ve berbat bir son oluşturdum. Şu andaki sonu ve gurur duyduğum bir kitaba sahip olmayı Myriad Editions’daki dahi editörüme borçluyum. NaNoWriMo’dan beklemeniz gereken; iyi bir hikaye yazmak değil, bu serüvenin tadını çıkartmak ve üzerinde çalışılabilecek bir şeyler bitirmek olmalı.

Romanınızda PTSD (Travma Sonrası Stres Bozukluğu) ve OCD (Obsesif Kompülsif Bozukluk) ayrıca aile içi şiddet gibi konuları işliyor olmanıza rağmen okuru boğmadan hikayenizi anlatmayı başarmışsınız. Bu hikaye nasıl ortaya çıktı ve ne gibi araştırmalar yapmanız gerekti?

İnanılmamanın nasıl bir his olduğunu anlatan bir hikaye yazmak istedim, sanırım başlangıç noktam buydu. Bundan yola çıkarak, travmanın ve şiddetin uzun sureli etkilerine ve bu koşullarda yaşayan birinin nasıl tamamen değişeceğine değinmeye başladım. Kontrol hikayenin merkez konusu; ona sahip olmak, onu kaybettiğinizde neler olduğu ve OCD ile Cathy’nin gününün her dakikasını nasıl kontrol ettiği çünkü kontrolü elinde olan hayatın kendinden alınmış olması.

OCD ve PTSD ile ilgili oldukça fazla araştırma yaptım, hikayenin bu açısını doğru yalamak benim için çok önemliydi. Bu tür hastalarla birebir çalışan psikolog olan çok yakın bir arkadaşım var ve harika – özellikle bana bu konuda okunması gereken kitaplar konusunda çok yardımcı oldu. Ayrıca, Cathy’nin iyileşebilmesi için göresi gereken tedavi konusunda da tavsiyelerde bulundu.

58600_267760136686321_222634505_n

Işığı Ararken’in okurun travmanın etkilerini ve konuyu daha kolay anlamasını ve görmesini sağlayan, değişik ve alışılmadık bir yapısı ve çift anlatımı var. Bu yapı ve anlatım tekniğine nasıl karar verdiniz?

İlk taslağımı yazarken, öncesi ve sonrasını gösteren bir anlatım kullanmayı denemenin iyi bir fikir olacağını düşündüm, böylelikle Chatherine’in hayatının Lee ile olan ilişkisinden sonra ne denli değiştiğini gösterebilecektim. Ayrıca daha pratik bir bakış açısıyla, bir hikayeden diğerine geçmek aynı zamanda,  yazarken tıkanma gibi bir sorun yaşamamada engel oldu. Bir tanesinde takılmadan önce diğerine devam edebiliyor ve diğer için fikirlerin geri gelmesini bekliyordum. Ama bütün bunların yanında, derleme, düzenleme ve redaksiyon sürecini oldukça zor hale getirdi, çünkü iki hikayeyi aynı anda geliştirmek ve birbiri ile bağlantılı ve eş zamanlı götürmek gerekiyordu.

Zor konuları içeren bir hikaye bu az önce de bahsettiğim gibi, yazarken özellikle zorlandığınız bir bölüm ya da sahne oldu mu?

Evet, oldukça zordu. Lee ile yaşadıkları sonucu Cathy’nin ne kadar fazla sarsıldığını yazdıkça, ona olanları tam olarak yazmam gerektiğini o kadar fazla fark ettim ve ona olanların oldukça kötü olması gerekecekti. İlk başta olanları atlamayı ya da en azından şiddetin derecesi hakkındaki ve ne kadarına maruz kaldığının detaylarını yumuşatmayı düşündüm ama fark ettim ki olduğu gibi yazmam gerekecek. Hikayenin bu noktasında arkamı dönmek ve olanların üzerini örtmek, dünyanın her yerinde, ilişkilerinde bu tip şiddete maruz kalan insanlara haksızlık olacak gibi geldi. Keyifli ve tatlı bir okuma değil ve yazmak beni çok derinden etkiledi. Karakterlerinizle benimkisi kadar uzun süre geçirince, ister istemez insanlaşıyor, gerçek bir hal alıyorlar.

Işığı Ararken, şimdilik Türkiye’de yayımlanmış tek kitabınız, inşallah devamı da olur. Diğer kitaplarınızdan da kısaca bahsedebilir misiniz?

İlk üç kitabım her ne kadar seri olmasalarda, ben onları birbirlerinden olabildiğince farklı yazmaya özen gösterdim. Catherine’den sonra ikinci kahramanımın daha gözü kara, korkusuz olmasını istedim, böylece; Genevieve, ikinci kitabımın – Revenge of the Tide – kahramanı, hiçbir şeyden korkmuyor.  Bu tabii ki onu biraz gözü kara ve saf yapıyor ve bu da;  işler ters gittiğinde onu daha korunması bırakıyor. İlk iki kitabımda, altta yatan konu bir aşk hikayesi olunca, üçüncü kitabım; Human Remains’de aşkın yokluğunu yazdım. Bu kitabım İngiltere’de dün satışa çıktı ve yalnızlık, sosyal dışlanma ile ilgili. İçinde suç olmayan bir suç hikayesi; insanları yalnız ölmeye ve bir süre öldüğü fark edilmeyecek kadar yalnızlığa iten nedenleri konu alıyor. Bu şekilde artık çürümek üzereyken bulunan insanlar arasında bir bağlantı olması ilginç olurdu diye düşündüm. Bütün kitaplarım, içindeki  susturamadığım, ‘…olursa ne olur?’ sorusuna dayanıyor.

Şu anda dördüncü ve beşinci kitaplarım üzerinde çalışıyorum, yine onlarda farklı olacak; bu ikisi polisiye serinin bir başlangıcı olacak ve farklı anlatım seslerinin haricinde, dokümantasyon ve prosedürlerde içerecek, bu yapı ile okuru gerçekçi bir polis soruşturmasının ortasına taşıyacak.

Işığı Ararken, Amazon UK tarafından 2011’in en iyi kitaplarından biri gösterildi ve aynı zaman, bir film anlaşması da yapıldığını duydum kitapla ilgili, her ikisi içinde öncelikle tebrik ederim. Bütün bunlar, hayatınızı nasıl değiştirdi?

Teşekkürler! Hayatım şu anda oldukça garip geliyor. Kitabının yayımlanmasnı hep başka insanlara olacak bir şey gibi düşünmüştüm ama görünen o ki, bana da olabiliyormuş. Neredeyse her gün, harika yeni bir şey oluyor ve bu rüyamın gerçekleşiyor olmasını inanılmaz bir ayrıcalık gibi hissediyorum. Şu anda, polisle yürüttüğüm tam zamanlı bilgi analistliği işime bir süreliğine ara verdim ve sürekli yazabileceğim bir yılım var. Hala aynı küçük evde oturuyorum ve kendim için yarattığım tek lüksüm, artık yazarken kullanabileceğim arka bahçede ayrı küçük bir kulübem var ve bu muhteşem.

Son olarak, Türk okurlarınıza başka ne söylemek istersiniz?

Kitabımı okuduğunuz için çok teşekkür ederim.  Umarım beğenirsiniz ve neler düşündüğünüzü duymak beni mutlu eder. Beni Facebook ve Twitter’da bulun, sizlerle tanışmayı çok isterim!

Elizabeth Haynes’e ulaşabileceğiniz adresler : 

0 yorum:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...