Copyright © Tuğçe'nin Kitaplığı
Design by Dzignine
21 Şubat 2013 Perşembe

Yorum: Legend - Marie Lu


9275658
Puanlama : B+

Yazar: Marie Lu
Çevirmen:   -
Sayfa Sayısı:  305
Dili: İngilizce
Yayınevi:   Putnam Juvenile

Legend Marie Lu’nun ve aynı zamanda planlı bir üçlemenin de ilk kitabı. Distopya türünde olan bu roman, Amerika’da 2011 sonunda, İngiltere’de ise 2012 başlarında okurla buluşmuş ve geçtiğimiz günlerde de ikinci kitap Prodigy raflardaki yerini aldı.

Son derece hızlı ve aksiyon dolu bu kitabı okumakta niçin bu kadar beklediğimi bilemiyorum. Bilim kurgu türünü pek sevmem desem de söz konusu distopyalar olunca ben pek uzak duramıyorum ve önüme geleni okumaya çalışıyorum aslında.

Legend, gelecekte bir tarihte, Los Angeles’ın kalıntıları üzerinde kurulu, yaklaşık 20 milyon nüfuslu Amerika Cumhuriyeti’de geçiyor.  Ülke özellikle doğu bölgesindeki kolonilerle savaş halinde ve sebebi bilinmeyen bir salgın hastalık insanların hayatını almaya devam ediyor. Hastalığın tedavi ve koruması tabii ki elit/soylu kesimin elinde bulunuyor. Nüfus ciddi olarak iki gruptan oluşuyor, zenginler ya da soylular diyebilirsiniz ve bir de hiç bir şeyi olmayan fakirler. Ülkenin başında 11.kez 4yıllık görevine devam edecek Elector Primo bulunuyor –  konumuzla şimdilik pek ilgisi yok ama bir de sevimsiz bir oğlu var ki sormayın.

10 yaşına gelen her çocuk denemeler adı verilen bir sınav tabi tutuluyor ve yüksek not alanlar, lise ve üniversite okuma şansı elde ediyor. Düşük notlar alanlar işçi olarak kullanılıyor. Tabii ki, varoşlardaki çocuklar genel olarak düşük notları alanlar. Yani anlayacağınız, iyi durumdakiler iyi, kötü durumdakiler daha kötü olarak yaşamaya devam ediyor.

Buraya kadar türe ait tüm klişeleri ve gereklilikleri barından bir romandan bahsediyoruz ancak bu söylemem yanlış anlaşılmasın, bunu tamamen okuru doyurmayı ve türün ihtiyaçlarını fazlası ile karşılamayı başarması nedeniyle yazıyorum. Üzerine bir de inanılırlığı oldukça yüksek bir tablo sunuyor. Yazarın anlatımdaki ve dünya kurmadaki başarı sayesinde okurken, adeta filmi izliyormuş gibi hissediyorsunuz. Ki ben okurken özellikle bundan süper film olur diye düşünmeden edemedim ve gözümün önüne sahneleri getirmekte hiç zorlanmadım. Eh film hakları alındığına (film hakları Alacakaranlık serisinin yapımcıları ile CBS’e satılmış) göre canlandırma konusundaki karşılaştırmamızı yakın zamanda yapabiliriz inşallah J Neyse devam ediyorum.

Atmosferin anlatımındaki başarı karakterlerin yapısında da devam ediyor, hikaye de rahatlıkla ilgi duyacağınız karakterler tam da yeterli düzeyde derinlikle yaratılmış. Ne sizi boğuyor ne de karakterleri dışarıdan seyredip anlayamadığınız bir düşünce yapısına maruz bırakıyor. Hikaye benim genel olarak çok keyif aldığım bir yapıda, çift anlatım ile sunulmuş. Dönüşümlü olarak June ve Day’in ağzından dinliyoruz macerayı. Her ikisi de on beş yaşında – gerçi bir noktayı belirtmeden edemeyeceğim, okurken Day’in sadece on beş yaşında olduğuna inanmakta güçlük çekmedim dersem yalan olur – June, Cumhuriyet’in Denemelerinde tam puan almış tek çocuğu ve başarısı ileriki dönemlerde de devam etmiş, parlak bir kız ama biraz kural tanımaz, burnu havada diyelim. En büyük hayali başarılı bir asker olup, birlikte büyüdüğü ağabeyi gibi ülkesi için savaşmak.  Day ise Cumhuriyet’in en azılı suçlusu, zenginlerden çalıp varoşlara yardım ediyor – evet biraz Robin Hood havası var kabul ediyorum -  ve aslında tek amacı ailesinin maruz kaldığı salgına bir çözüm bulabilmek. Tabi ki, çok becerikli, yakışıklı, bildiğiniz yenilmez adam :) ama dediğim gibi kendinizi çok kaptırmayın on beş yaşında sadece :)

Legend

Birçok distopyada olduğu gibi bunda da ararsanız Lois Lowry’nin Seçilmiş Kişi’sini, Scott Westerfield’in sabun köpüğü aksiyonunu ve karakterlerin altlarında Suzanne Collins’in Açlık Oyunlarının temellerini bulabilirsiniz. Ve tabi ki, güzel birçok aksiyon filminde yaşanan yenilmezlik, her şeyi başarabilme ve tahmin edilebilirlik sıkıntıları bu kitapta mevcut ama bunları daha ilk cümleden “Annem öldüğümü sanıyor”  okuru yakalayarak, yapılan başarılı giriş ve yetenekli kalem ile unutturacak hızda bir roman ortaya koyuyor yazar. Olup biteni okurken, kendinizi kaptırıyor ve klişeleri boş verip, savaşın, kaçışın, bombalamanın ve isyancıların bulunduğu bu heyecanlı maceraya atılmış buluyorsunuz.

Bu keyifli roman Açlık Oyunları ve Uyumsuz’un ardından son zamanlarda okuduklarım arasında üçüncü sıradaki yerini almayı başardı. Bu tarzdan hoşlananlara tavsiye ederim. Umarım yakın zamanda biz de yayımlayacak bir yayınevi çıkar.

Önümüzdeki hafta bir ön okuma da ayarlarım bakarsınız...

0 yorum:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...