2012 Man Booker Ödülü için
yarışan 6 finalist kitaptan birisi Deborah Levy’nin son 15 yıldır yazdığı ilk romanı,
Swimming Home.
Aslen 2011 yılında
bağımsız bir İngiliz kitap evi tarafından basılmış ve 2012 yılında da Man Booker’ın
ilk listesine girmesi ile geniş çaplı bir basım anlaşması yapılmış olan kitap
16 Ekimde raflardaki yerini alacak.
Hikayemiz, Güney Fransa’da
1994 yılında yaşanan sıcak dalgası esnasında, kiralık bir villada arkadaşları
ile tatil yapan bir İngiliz ailesi ve bu tatile davetsiz misafir olarak katılan
Kitty Finch arasında yaşanan olayları konu alıyor. Baş kahramanlarımızdan, Joe
(Jozef) Jacobs, henüz beş yaşındayken, İkinci Dünya Savaşından hemen önce
Polonya’dan İngiltere’ye gelmiş, ünlü bir şair. Isabel Jacobs, Joe’nun eşi ve
eski bir savaş muhabiri. Nina Jacobs ise bu ikilinin henüz 14 yaşındaki
kızları. Kitty Finch ise davetsiz misafirimiz, güzel, dengesiz, ve bitki
bilimci olduğunu iddia eden genç kız şair olma arzusunda. Joe Jacobs’ın da büyük
bir hayranı.
Birçok kitapta
bulabileceğiniz öğeler bu kitapta da söz konusu; iki aile, orta sınıf bir
tatil, paylaşılan bir kiralık villa ve bir yabancı.
Kitty’nin villanın
havuzunda beklenmedik şekilde ortaya çıkması ile Jacobs ailesindeki
parçalanmalar başlar. Isabel, Kitty’yi zaten çatırdayan evlilikleri için bir
kaçış yolu olarak görürü ve kendileri ile birlikte kalması için davet eder. Joe bu davete hiç itiraz etmez, zaten Kitty’i gördüğü andan itibaren bir
ayağını bu kaçış yoluna doğru uzatmaya hazırdır. Kitty ise, her ne kadar havuzdan çıktığında
sunduğu bahaneler başka da olsa, gerçekte Joe’nin şiirlerine duyduğu hayranlıktan ve kendi
yazdığı “Swimming Home” adlı şiiri şaire ulaştırmak istemesinden dolayı
villaya kadar şairin izini sürmüştür.
Joe ve Kitty’nin
yakınlaşmalarını sağlayan şiirden başka, yaşadıkları depresyon ve bunun
etkileridir. Kitty’i son derece iyi anladığını ve çözdüğünü düşünen Joe, sonunda Kitty’nin yazdığı şiiri okuduğunda,
gerçekle henüz yüzleşmeye hazır olmadığını farkeder. Nina’nın da kendi çabaları
ile şiiri okuması ile daha da kaotik bir hal alan hikayede, tehlikenin ve
çılgınlığın satır aralarındaki varlığı sürekli olarak hissediliyor. Her an bir
olay çıkacağı hissi hiç eksilmiyor.
Genç ve güzel bir
yabancının varlığı ile parçalanmış bir evlilik hikayesini tahmin etmek zor
olmasa da, Levy’nin etkileyici anlatımı ile hikaye son derece dikkat cekici bir
hal alıyor.
İlk sayfa boyunca süren, gece
yarısı dağ yolunda Kitty’nin araba kullanması ve arka plandaki adamın sürekli
gözlerini yoldan ayırma deyişinin yarattığı karmaşayı, sonrasında birden
bire İngiliz ailenin arkadaşları ile havuz kenarı sohbetlerine dahil olarak
karakterlerle yaşanan enteresan tanışmayı. Ve yine Kitty’nin havuzda belirmesi ve daha garibi kimsenin bu durum
karşısında tuhaf davranışlar sergilememesinin yarattığı havayı üzerinizden
atabilirseniz, bu bilindik konuya farklı bakış açılarından anlatımında
katılmasıyla, yepyeni ve taze bir soluk getirilmesine şahit olabilirsiniz.
Depresyon hissi ve
klişelere dolu bu kısa roman, beklenmeyecek kadar sürükleyici. Ama siz yinede
bunun çabucak okunacak ve unutulacak hafif bir hikaye olacağı yanılsamasına
kapılmayın. Beklenen bir son olmasına rağmen şok olacağınız bir sona da
hazır olmalısınız. Herkes istediğini alıyor gibi görünmesine rağmen, ki bu
kesinlikle ihtiyaçları olan şeyleri elde ettikleri anlamına gelmiyor, kimsenin, hatta okuyucunun bile, hayatının eskisi gibi olmayacak.
0 yorum:
Yorum Gönder