Copyright © Tuğçe'nin Kitaplığı
Design by Dzignine
30 Ocak 2013 Çarşamba

The Voice - Jennifer Anne Davis | Tanıtım ve Alıntı


JenniferAnneDavis3PREVIEW[1]_2
Xpresso Book Blitz çerçevesinde bu sefer tanıtımını yapacağım kitap, The Voice, raflardaki yerini bugün alacak bir ilk roman.  Aşağıda kitabın tanıtım yazısını ve kitaptan bir kısım bulabilirsiniz, bu hafta bir de bu kitabın yazarı ile mini söyleşi yine bu sayfalarda olacak ve tabii bir de çekilişimiz var, aşağıda bulabilirsiniz, son katılım tarihi 18 Şubat, keyifli okumalar...

Kitap Tanıtımından

Audrey, saldırıya uğrayıp kaçırıldığından beri, bir ses duymaya başlamıştı. Delirmediğini umuyordu, çünkü yaşadıklarından sonra en mantıklı açıklama bu görünüyordu. Ama durup sesi dinlemeye başladığı zaman, fark ettiki birisi telepatik olarak kendisine yardımcı olmaya çalıyor gibiydi.

Maalesef kurtarılmak, ihtiyacı olan tek şey değildir. Olanları sürekli hatırlatacak şeyleri geride bırakabilmek için, teyzesini Kate'in San Diego'daki evine gider. Yan komşuları 18 yaşındaki ikizler, kendini korumak için yükselttiği duvarları yıkmaya başlayıncaya kadar her şey çok iyi gidiyordu.

Caleb'ın arkadaş olmak için harcadığı tüm çabalar ve Justin'in kendisini ne olursa olsun görmezden gelmeye çalışması arasında, Audrey bir daha her şeyin normal olamayacağını düşünüyordu. Ama bir şey kesindi: tanıdık bir tehlike yine kendisini göstermeye başladığında, Audrey yine aynı sese döndü; sadece gerçek bir sese degil, hem de fark ettiğinden daha yakın bir sese.
Sürükleyici ve lezzetli anlatımıyla, The Voice; iyileşmenin, güvenin ve cesaretin hikayesi.

Alıntı

Bölüm 1

Karanlık külübede yatarken, berbat vücut ve sinmiş idrar kokusunu düşünmemeye çalıştım. Ne kadar aç olduğumu, ya da bir daha ne zaman yemek yiyebileceğimi düşünmemeye çalıştım. Bileklerimi kesen plastik bağları ya da kolumda yürüyen örümceği. Uğraştım ama beceremedim. Düşünmekten başka yapabilecek bir şey yoktu.

Audrey? diye seslendi kafamın içinde bir erkek sesi.

“Buradayım,” diye cevap verdim, hala kim ya da neyin sesini duyduğumu anlamıyordum, sadece delirmediğimi umuyordum. Gerçi yaşadıklarımı düşününce, delirmiş olma ihtimalim çok da uzak değildi. Bunları düşünmek yerine, sesin ne dediğine odaklandım. Haftalardır burada hapsolduktan sonra, o, beni ayakta tutan ve bana umut veren tek şeydi.

Benim için bir şey yapman gerekiyor.

Sesi tüm enerjisini harcamış gibi geliyordu. “İyi misin?” diye sordum.

Çığlık at.

“Ne?”

Yapabildiğin kadar yüksek bir sesle çığlık atmanı istiyorum. Şimdi, Audrey! Çığlık at!

Bill külübeden çıkalı henüz beş dakika olmuştu ve ben herhangi bir ses çıkartmaya korkuyordum. Ya eğer hala dışarıdaysa ve beni duyarsa? Geri gelir mi? O kadar çok canım acıyor ve çürük içindeydim ki, daha fazlasına katlanabilecek durumda değildim.

Çığlık at! diye ısrar etti.

Sonunda ona güvenmeye karar vererek, derin bir nefes aldım, gözlerimi kapattım ve çıkarabileceğim en yüksek sesle bir çığlık attım. İlk başta, boğulan bir kedi kadar çıktı sesim, zor duyulabilir ve kulak tırmalayıcı şekilde. Ama denemeye devam ettim ve giderek daha şiddetli ve yüksek bir hal aldı.

“Yardım edin.” diye bağır.

“YARDIM EDİN!” boğazım acıyordu ama durmadım. Bütün acımı ve sinirimi, yardım çığlıklarıma devam etmemi sağlayacak enerji için kullandım.

Sonra, diğer kapıdan bir ses geldi – belki sokak kapısından. Titredim. Yalpalayarak yatağın kenarına tutundum, ayağa kalkmaya çalıştım ama bacaklarım beni taşımadı ve dizlerimin üstüne, yere düştüm. Ellerim bağlı bir şekilde odanın köşesine doğru sindim, kapıdan olabildiğince uzak durmaya çalışıyordum.
Bağırmaya devam et!

Yerde kıvrılıp, görünmez olmak istiyordum ama sesin söylediğini yaptım ve olabildiğince yüksek bir sesle yardım için bağırdım. Ses duvarlardan yansıdı, yankılandı.

Diğer odada tahtanın kırıldığını duydum. Bill’i çığlıklarımla yok edebilmeyi umarak, bağırmaya devam ettim.

Kapının kolu döndü. Lütfen canımı yakma…lütfen bana dokunma…yeniden yapma lütfen. Lütfen.
Kapı aniden açıldı. Bill yerine, üç tane turuncu yelekleri, kamuflaj desenli kıyafetleri ile üç tane avcı duruyordu karşımda. Bir tanesi tüfek tutuyordu ve diğerinin elinde bir balta vardı. Korkudan dondum kaldım. Adamlar önce birbirlerine sonra bana baktılar.

Audrey, onlara kim olduğunu söyle. Adını.

“Ben Audrey Marshall. Lütfen yardım edin.”

“Kaçırılan kız?” diye sordu yaşlı olanı. Başımı salladım. “9-1-1’i arıyorum. Şimdi, iyi olacaksın.” Dedi beni teselli etmeye çalışarak, cep telefonunu hemen kulağına dayayarak.

“Teşekkür ederim.” diye fısıldadım. Ama cevap vermedi.

Kitap ve yazar hakkında daha fazla bilgi için :  http://www.goodreads.com/book/show/15817399-the-voice ve  www.JenniferAnneDavis.com

Buyurun bu da kitabın fragmanı: The Voice - Jennifer Anne Davis - Kitap Fragmanı

İlginizi çektiyse bu da çekilişimiz, artık ne yapmanız gerektiğini biliyorsunuz, bilmeyenleriniz için tık tık.

a Rafflecopter giveaway

Buradan satın alabilirsiniz:


0 yorum:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...