Copyright © Tuğçe'nin Kitaplığı
Design by Dzignine
29 Ocak 2013 Salı

Ulusal Kitap Ödülleri Sahiplerini Buldu...


Amerika’nın en prestijli edebiyat ödüllü olan, Ulusal Kitap Ödülleri geçtiğimiz Çarşamba akşamı sahiplerini buldu. Bu yılki yarış özellikle çok çekişmeliydi. Roman kategorisinde Louise Erdrich, Dave Eggers ve  Junot Diaz gibi büyük isimleri geride bırakarak The Round House kitabı ile ödülü alırken, Kurmaca Dışı kategorisinde de çekişme daha az değildi. Bu kategoride ki beş adaydan dördü Pulitzer Ödüllü yazarlardı. Kurmaca Dışı kategorisinde ödülü; Mumbai’nin varoşlarındaki yaşamı araştırdığı kitabı Behind the Beautiful Forevers ile Katherine Boo aldı. Yazar, aynı zamanda The Guardian Fist Book ödüllerinde de finalistler arasında yer alıyor.

Ulusal kitap ödüllerinin diğer iki kategorisi olan, Şiir ve Genç Edebiyatı ise ödüller sırası ile; Bewilderment ile David Ferry ve Goblin Secrets ile William Alexander’ın oldu.

Şimdi Roman kategorisindeki kitaplardan kısaca bahsedelim – açık söylemek gerekirse sadece kazanan kitabı okudum, Junot Diaz’ın kitabını da bitirmek üzereyim, şimdilik kısaca kitaplara dair kısa bilgiler yazacağım, okuduğum iki kitabı da ayrıca daha sonra yorumlayacağım (umuyorum :) :


İlk olarak tabii ki; ödülü kazanan, The Round House – Louise Erdrich; Erdrich’in kitabı bu hafta başında Amazon.com sitesinin düzenli olarak her yıl açıkladığı Yılın En İyi Kitapları listesinde bir numarada yerini aldı.

Hikaye, 1988 baharında Ojibwe  Kabilesinden olan 13 yaşında Joe’nun hikayesini anlatıyor, Joe ailesi ile birlikte Kuzey Dakota’da kızılderililer için ayrılmış bölgede yaşamaktadır ve annesinin saldırıya uğraması ile bir günde hayatı değişmiştir.  Kitap boyunca işlenen suçun parçaları yavaş yavaş ortaya çıkıyor, çünkü ciddi şekilde traumatize olan Geraldine Coutts ne polis, ne kocası Bazil, nede 13 yaşındaki oğlu Joe ile olay hakkında konuşmaya yanaşmaktadır.  Bir anda, bir yetişkin olmak zorunda kalan Joe, olayı arkadaşları ile birlikte çözmeye karar verir. Bir yandan da kendi kültüründe yaşanan bu şiddet dolu olayla yüzleşmek zorunda, bir yandan da ailesinde yaşanan trajedi ile tek başına başa çıkmaya çalışmaktadır.

Aslında planlanmış bir üçlemenin ikinci kitabı olan The Round House – ilk kitap 2008 yılında çıkmış olan The Plague of Doves) aslında bizim çokta bilmediğimiz bir yaşamı ve sorunlarını anlatıyor. Hikayenin temel konusu; kızılderili olmayanlar tarafından, kızılderili bölgesinde gerçekleştirilen suçların kovuşturulmasındaki engelleri gözler önüne sermeyi hedefliyor. Okuyanın kolay unutamayacağı, son derece duygusal ve mesaj içerikli bir kitap. Umarım yakın zamanda Türkiye’de basılması konusunda bir hareket olur.

10.000 dolarlık ödülü alırken, yazarın kendisi de bir yarı Ojibwe olarak hem yerli kadınların zarafeti ve sabrına dikkat çekti hemde yaşanan adaletsizliklerin daha büyük kitlelerinde okumasını sağlayabilecek olmaktan mutlu olduğunu belirtmiş.



Adaylar arasındaki bir diğer kitap; Pulitzer Ödüllü Junot Diaz’ın This is How You Lose Her kitabı, ben şu anda bu kitabı okuyorum ve ilginç bir şekilde bu kitapta aslında Amerika’da yaşayan başka bir topluluk olan Latinlerin hayatından kesitler sunuyor. Hikayelerden oluşan bir derleme olan kitap Diaz’ın üçüncü kitabı genel olarak New Jersey’de geçiyor ve çoğunlukla -dokuz hikayeden sekizi-  genç bir Dominikli olan Yunior’un etrafında dönüyor. Yunior aslında yazarın ilk iki kitabında da yer alan bir karakter. Ailesi ile sallantılı bir ilişkisi, yaşama dair bazı arzuları ve oldukça ileri düzeyde bir zekası var.  Küçük yaşta babası tarafından getirildiği mahallenin kendisi için sunduğu yaşam biçiminden kurtulmuş, işçi yada uyuşturucu satıcısı olmak yerine akademik bir kariyer seçmiş ve roman yazarı olmuştur ama kız arkadaşlarının aklındaki Dominikliler aldatır fikrinden kurtulamamıştır. Hikaye zaman içerisinde, bir ileri bir geri giderek anlatılırken sürekli aynı konu ve Yunior’un hayatı boyunca yaşadığı kayıpları görüyoruz.  Hikayelerin oldukça sert ve minimalist bir dili var, bu sayede fazla melankolik olmasının önüne geçilmiş. Yer yer olan yerel dile ait kelimeler ise bilmeyeni rahatsız etmiyor aksine, gerçekçiliği arttırıyor diyebilirim. Yine de yazarın 2007 yılında Pulitzer ödülü aldığı kitabı kadar sıkı değil, onuda belirteyim :)


Kevin Powers’ın The Yellow Birds kitabı ise; 31 yaşındaki eski bir asker olan yazarın ilk kitabı ve Irak’a gönderilen 21 yaşındaki Er Bartle ve 18 yaşındaki Er Murphy’nin arkadaşlık ve kayıplar üzerine hikayesidir. Bölgeye sevk edilmeden önce eğitim kampında tanışan ikili, Bartle, Murphy’i eve sağsalim geri götüreceğine söz vermesi ile birbirlerine bağlanırlar. Ve her ikisi de hazır olmadıkları kanlı bir savaşın içinde bulurlar, kendilerini. Günler geçtikçe, birbirlerini korumak adına herşeyi yaparlar, ancak Murphy, gerçeğin kabusla birbirine karışmaya başlaması ile iyice kendini kaybeder ve dünyadan kopmaya başlar. Ve Bartle verdiği sözü yerine getirebilmek için, kendisinin bile hayal edemeyeceği bir çaba sarfeder.


A Hologram For The King’in yazarı Dave Eggers, daha önce Ulusal Kitap Ödülünü aldığı Zeitoun’un (ki oldukça güzel bir kitaptır) da dahil olduğu altı kitabın ve birçok ödülün sahibi bir yazar. Yeni kitabında, Suudi Arabistan’ın yükselen bir şehrinde, kızının okul ücretini ödemeye, içinde bulunduğu durgunluğu atlatarak büyük birşeyler başarmaya çalışan bir iş adamının son çabalarını ele alıyor. Hikaye bizi dünyanın başka bir köşesine götürüyor ve bir adamın nasıl ailesini bir arada tutmak ve global ekonomik krizin rüzgarlarına karşı nasıl direndiğini gösteriyor.  Bu kitabını okumadım ama diğer kitabından edindiğim tecrübe ile söyleyebilirim ki yazarın, son derece akıcı bir dili ve hikayeleri çok güzel detaylarla zenginleştirerek anlatma becerisi ile  okuyanı etkileme becerisi var.  Bu kitap içinde benzer yorumlarda bulunuluyor; düzenli ve zengin yapısı ile bu hale nasıl geldiğimizin etkili ve güçlü anlatıldığı bir roman.



Son aday kitapta; Ben Fountain’ın Billy Lynn’s Long Halftime Walk adlı illk romanı. Yazarın aslında uzun zamandır beklenen bu ilk romanı da Irak Savaşını kısmen konu alıyor ama bu kitap, oldukça esprili bir bakış açısı sergiliyor. (Artık savaş konusu ne kadar neşeli ve esprili ele alınabiliyorsa.) Bravo birliği, bir çatışmada sadece direnişçileri alt etmekle kalmamış, bir gazeteci tarafından bu zaferleri kameraya alınmıştır ve  kahraman ilan edilmişlerdir. Ödül olarak madalyaları verilmiş ve sekiz asker bir propaganda turu için ülkelerine gönderilmiştir. Kitap bu iki haftalık turun son gününde, askerlerin Irak’a geri dönmeden hemen önceki gününde geçiyor. Askerlerin bu iki hafta içinde yaşadıkları karmaşa, medyanın ve Amerikalıların kendilerine gösterdikleri coşku, yaşadıkları şaşkınlıklar kısacası herkesin bu askerlerden bir pay çıkarma çabaları eğlenceli bir dille anlatılıyor.

3 yorum:

  1. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  2. Liebster Blog Award için seni mimledim
    http://erennadiraksamoglu.blogspot.com/2013/01/liebster-blog-award-mim-2.html

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. teşekkür ederim, aslında daha guncel yayınlarım http://tugceninkitapligi.com da, belki biliyorsunuzdur ama burayı da guncel tutmaya karar verdim, ne yapsam illa birileri girmeye devam ediyor buraya, blogger yaygınlıgı cok fazla olunca, bu arada siteni çok beğendim yalnız yukarı cıkın butonu ile ilgili kucuk bir sıkıntı var.benim ekran kucuk, tıklanması gereken yerlerin uzerine geliyor :) tıklamak biraz zor oluyor surekli yukarı atınca beni...

      Sil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...