Copyright © Tuğçe'nin Kitaplığı
Design by Dzignine
30 Ocak 2013 Çarşamba

Yorum: Siz Pi'nin Hangi Hikayesine İnanırdınız? Pi'nin Yaşamı - Yann Martel


3d9724f7-0d7e-4330-94b3-5293572a24c3-1
Puanlama : C-

Yazar: Yann Martel
Çevirmen:  Aylin Yengin
Sayfa Sayısı: 344
Dili: Türkçe
Yayınevi: İnkilap Kitabevi

2002 Man Booker Ödüllü Pi’nin Yaşamı, geçtiğimiz yıl içerisinde İnkılap Kitabevi’nden ülkemizde de çıktı ve şu günlerde de sinemada oynuyor. Okuduğum kadarıyla (film yorumları için genelde http://filmdokturu.com u takip ediyorum) 3D versiyonu oldukça başarılıymış. Ama tabii ki, ben şimdi filmi değil, kitabı anlatacağım :)

Yann Martel’in romanı bize, gemi enkazından kurtulan ve Pasifik Okyanusu’nda, bir Bengal kaplanı ile bir filikada 227 gün geçiren  on altı yaşındaki, Hintli Pi Patel’in hikayesini sunuyor. Hikaye aslında gizliden gizliye bir fantastik macera ve sonu da gerçekten beklenmedik diyebilirim. Kitap boyunca inandırıcılığını ciddi şekilde sorguladım ve bir türlü nereye varacağına karar vermediğim bir hikaye diyebilirim.

Piscine Patel, diğer bir deyişle Pi, Pondicherry’de bir hayvanat bahçesi sahibinin; hinduizm, islamiyet ve hristiyanlık üzerine eğitim alan oğlu.( Aslında ailesinin din konuları ile pek ilgisi olmamasına rağmen Pi bu konulara bir hayli ilgili ve inancı birkaç dinde birden buluyor.) Kitabın ilk yarısı, Pi’nin hayatını, inançlarını ve ailesini tanıdığımız bir bölüm. Bu bölümde, hem Pi’nin yaşamına, hem de hayvanat bahçesinde ki hayvanların yaşamları üzerine epey bir şeyler öğreniyoruz. İkinci kısım ise, ailesinin Kanada’ya göçmeye karar vermesi ve hayvanlarının çoğunu da, Kuzey Amerika’da satma umuduyla, yanlarına alarak çıktıkları yolculukla başlıyor ve denizdeki macera ile sürüyor. Bir kargo gemisi ile yola koyulurlar fakat gemi batar ve Pi, bir çakal, bir zebra, bir orangutan ve bir Bengal kaplanı ile Pasifik’te 227 gün geçirmek zorunda kalır. Diğer üç hayvan birer birer ölür ama Pi ve kaplan Meksika sahillerine kadar hayatta kalmayı başarır.  Kitabın üçüncü ve son bölümü ise Pi’ile Japon denizcilik yetkilileri arasındaki görüşmeyi içeriyor. Pi okyanusta geçirdiği hikayesini kendi gördüğü gibi aktarır ama Japon yetkililer bu hikayeye inanmakta ciddi güçlük çeker ve gerçek dışı bulurlar. Bu durumda Pi hikayesinin başka bir versiyonunu anlatır. Ve yetkililere hangi hikayeyi tercih ettiklerini sorar, tabii ki, kitabın esas bombasının bu diğer hikaye olduğunu düşünürsek size bu kısmını anlatmayacağım şimdi. :) Ancak Japonların bu birbirinden tamamen farklı karakterlere sahip iki hikaye arasında birçok ortak nokta bulduklarını da eklemeden edemeyeceğim.

Kitabın hayatta kalma savaşı ve deniz biyolojisine fazlaca bilgi içerdiğini söylememe gerek herhalde yoktur. 4 çeşit yabani hayvan ve sonunda hayatta kalmayı başarmış 16 yaşında bir çocuk ve bir filika, bu konuda ki hayal gücünüzü yeterince zorluyordur zaten... Ve tabii ki, bu bilgilerden bir kısmı, özellikle hayatta kalmak taktikleri bir hayli zorlayıcı ve rahatsız edici noktalardaydı, yer yer korku romanını aratmayacak kadar. İnsanlığı kaybedip, hayvani iç güdülerimizi su üstüne çıkartan pek fazla olayla her gün burun buruna gelmediğimizi düşünürsek, bu sahnelerin bazıları, okuru epey zorlayacak nitelikte. Ve haliyle, insanın bu hikayeye inanma sınırlarını da epey zorluyor. Diğer bir deyişle, altta yatan konu olan, inancı zorluyor tabii ki...

Genellikle kitaplara başlarken, onlarla ilgili çok fazla araştırma yaptığımı söyleyemem; şöyle bir göz atar, Goodreads yorumlarına bakar, kapağı, adı ve tabii ki türü cazip gelen kitapları okurum. Ya da maceracı hissettiğim zaman bunların hiçbirini yapmam ve bana önerilen kitabı doğrudan okurum. Bu hangi sınıftaydı hatırlamıyorum ama başlarken kesinlikle altta yatan konunun bu kadar tanrısal, teolojik olmasını beklemiyordum. Kitabın sonunda anlatılan aynı hikayenin ikinci versiyonu ve Pi'nin söyledikleri ile inançlarına göre insanlar ayrılıyor. Hayvanlarla geçen hikayeye inananların daha güçlü dini inanışları olduğu, diğer hikayeye inananların ise  daha mantıksal düşünceye yakın olduğu gibi ayırabiliriz, birde karar veremeyenler var tabii ;). (Ama şunu da belirtmeliyim, yazarı hangi versiyona ya da diğer bir deyişle hangi inanç grubuna ait olduğunu, hangisinin savunmasını yaptığını net olarak belirlemek de mümkün değil) Kitap, bu hikayenin Tanrı’ya inanmanızı sağlayacağı şeklinde bir bölüm ile açılıyor ama benim için böyle olmadı; kitap boyunca diğer versiyon aklımın ucundan geçmemiş bile olsa, anlatılan hali de bir türlü aklıma yatmadı. Ve sonuçta, Pi’nin hangi hikayesine inanırsanız inanın, kanıtlanabilir bir durum yok ortada. Bazen tam anlamıyla doğruyu bulmak ya da öğrenmek mümkün olamayabilir gerçeğini ve tabii, bir de her zaman herkesi doğru bulduğunuz ya da bildiğinize inandırmanın mümkün olmadığını da kabul etmek lazım vurgulanıyor.

Bu kitapla ilgili hissettiğim en etkili şey; altta yatan teolojik yaklaşımın beni hiç ama hiç etkilemediği oldu. Haliyle kitap, özellikle ikinci bölümü yer yer çok uzun ve nahoş sahneleri içeren, başarılı bir anlatımı ve ilginç ama nereye gittiğine karar veremediğim konuya sahip bir romandan ibaret kalmış oldu. Martel’in yazdığı gibi olmadı ve benim inancımı ya da Martel’e göre belki inançsızlığımı ;) etkileyecek güçte bir hikaye sunamadı bana.

Filmi görmeyi gerçekten istiyorum, hem iki hikaye arasındaki bağlantının nasıl kurulduğunu görebilmek için, hem de görsel olarak ciddi övgüler okuduğum için. Ve belki de ilk kez, önce kitabı okuyun demiyorum ;) gerçi filmi görmedim ama en azından mutlaka önce kitap okumalı demiyorum. Buyurun size fragmanda aşağıda...  Kitabı okuyan, filmi gören varsa fikirlerinizi bekliyorum :)


Buradan satın alabilirsiniz:

0 yorum:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...