Copyright © Tuğçe'nin Kitaplığı
Design by Dzignine
30 Ocak 2013 Çarşamba

Yorum: Son Şarkı - Nicholas Sparks


257361b6-793e-4466-896c-4045d3180966Puanlama : B+

Yazar: Nicholas Sparks
Çevirmen:  Zeynep Yeşiltuna
Sayfa Sayısı: 470
Dili: Türkçe
Yayınevi: Artemis Yayınları

Bu yorumu biraz eskilerden yapayım dedim, aynı zamanda sevdiğim, keyifle okuduğum bir yazardan… Son Şarkı, Nicholas Sparks’ın 2009 yılında yayımlanmış bir kitabı, bizde de Artemis Yayınları 2010 yılında satışa sunmuş.  Kitabın konusu son derece sıcak bir aşk hikayesi ile örülmüş, herkesin bir şeyler bulabileceği bir ana fikir.

On yedi yaşındaki Veronica (Ronnie) Miller, ailesi boşanıp babası Kuzey Carolina’ya taşındıktan üç sene sonra bile bu durumu kabul edebilmiş değildir. Ve özellikle babasına karşı hala soğuk ve kızgındır. Ailesine uzaklaşmış ve en sevdiği şey olan müziği de bırakmıştır. Müzik onu babasına, diğer bir deyişle kötü hatıralara  bağlayan birşeydir artık.   Bu durumun düzelmesini isteyen annesi, Ronnie’yi ve kendinen 10 yaş küçük erkek kardeşini, yazı babasının yanında geçirmek üzere, Wilmington, Kuzey Carolina’ya yollar.

Ronnie’nin babası, Steve bir zamanlar Julliard’da öğretmenlik de yapmış eski bir piyanisttir ve artık yaşamını sessiz sakin, bu sahil kasabasında geçirmektedir. Ronnie,  ailesinin durumuna gösterdiği tepkisiye bir de yazı babasının yanında geçirecek olması eklenince, görünür derece mutsuzdur ve bunu var gücüyle göstermektedir. Daha ilk geceden başını belaya sokmayı da başarmıştır. Ve bu ilk gecede; Will ile ilkkez karşılaşmış – gerçi en sevimli karşılaşma olmadığı kesin, Blaze ile tanışmış, ayrıca kendine bir grup kötü arkadaş edinmiş ve bir polis memuru tarafından arkadaşlarının yanından alınarak eve götürüldüğü için, küçük de düşmüştür – ya da en azından kendisi öyle düşünmüştür.

Bir yandan babasının kurallarına, bir yandan nasıl uyacağını bulamadığı bir topluma, bir yandan da Blaze ile olan arkadaşlığına uyum sağlamaya çalışırken – bir de Marcus var ama onu hiç sormayın; yolları Will ile ikinci kez kesişir ve bu defa, güzel ve gerçek bir arkadaşlık başlar.  Giderek Will’e daha fazla bağlanan ve aşık olan, babası ile arasındaki kırık dökük ilişkiyi de toparlamaya başlayan, Ronnie’yi büyük mutluluklar, büyük üzüntüler beklemektedir ve yazar bu hislerin hepsini okuru da hissetsin diye elinden geleni ardına koymamış.

Bu, aşk, sevgi, aile bağları, ilişkiler gibi hayatın içinden konuları, ince ayrıntılar, acı ve tatlı anlarla birbirine bağlı hikayeler şeklinde işleyen güzel roman, sizi hem gülümsetecek, hem de içinizi acıtacak anlara sahip. Ama sonunda kitabı bitirip kapattığınızda yüzünüzde, Nicholas Sparks romanlarına özgü bir ifade olacağına emin olabilirsiniz.

Hikayeyi tahmin edilebilir bulabilirsiniz, ama Nicholas Sparks’ın bu tip hikayelerdeki etkili anlatımından kaçabileceğinizi düşündürmesin size. Hikayede ki, tüm karakterler son derece gerçekçi ve oldukça detaylı işlenmişler. İlk başta okura pek sevimli gelmeyen ana karakterimiz Ronnie bile hikayede gelişiyor, büyüyor ve okura farkettirmeden kendini sevdiriyor.

Aslında hikayenin ana mesajı bana göre “mutluluğun anahtarı bağışlamaktan geçer.” Ve yurt dışında Christian Fiction denilen ve hikayelerin altında zaman zaman gözünüze sokarak, zaman zamanda son derece yumuşak bir şekilde; Tanrı, inanç, bağlılık gibi konuları işleyen türe oldukça yakın bir kitap olmuş, gayet güçlü bir inanç mesajı içeriyor ama yazar o kadar yumuşak ve konuyla bütünleşik sunmuş ki, kitabın bu yönü hiç konu bile olmamış. Okuru da zaten rahatsız edecek bir durum yaratmamış.

Daha önce Nicholas Sparks okumuş olanlar için, seveceğiniz tipik bir Nichols Sparks romanı, hiç okumamış olanlar içinde, mutlaka başı ile sonu arasında içinizde birşeyler hissettirecek bir roman diyebilirim.

Bu kitabınçekilmiş bir de filmi var, buyrun size fragmanı :)


Buradan satın alabilirsiniz:

0 yorum:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...