Copyright © Tuğçe'nin Kitaplığı
Design by Dzignine
30 Ekim 2012 Salı

Uyumsuz - Veronica Roth


Herkese iyi haftalar,

Salı'nın Pazartesi olduğu bir haftaya başlıyoruz, hangi günde olduğumun sürekli karışacağı bir hafta olacağı kesin...

Önce bayram sonrada WTA maçları derken kitaplarla ilgili yazmayı biraz ihmal ettim ama hızla geri dönüyor ve bu haftaya Artemis Yayınları'ndan Eylül ayında yayınlanmış oldukça heyecanlı bir distopya ile başlıyorum. Ben aslında Uyumsuz'u (Divergent) geçtiğimiz sene Amerika'da ilk çıktığı zaman okumuştum, Açlık Oyunları severlere sıkça önerilen bir kitap olarak hızla Bestsellers listesinde kendine yer bulmuştu. Burada sessiz sakin çıkmış olmasına gerçekten şaşırıyorum.

Planlanmış bir üçlemenin ilk kitabı Uyumsuz, ve hikaye kısaca şöyle;

Roth'un gelecekteki Şikago'su,  beş erdemden yola çıkarak, beş ayrı topluluğa bölünmüş durumda; Dürüstlük, Fedakarlık, Cesurluk, Dostluk ve Bilgelik, ve onaltı yaşına gelen her genç, bu beş topluluktan birini seçerek hayatlarına bu doğrultuda devam etmek durumunda. Bu topluluklar bir yandan, koruma, araştırma, yönetme gibi kendi sosyal rollerini yerine getirirken, bir yandan da toplumun bütününün huzur ve foksiyonelliğini sağlamak amacındalar. Kahramanımız Tris'de (Beatrice Prior), onaltı yaşındadır ve topluluk tercihini yapacağı seçim günü gelmiştir.

Kitabın başında da belirtildiği gibi "Tek bir secim  seni dönüştürebilir." Tris bir yandan ailesinden ayrılma fikrinden uzak durmaya çalışmakta ama bir yandan da içinde yaşadığı topluluğa tam olarak uymadığının farkındadır ve kendi benliğini bulmayı istemektedir.
Seçim günü öncesinde uygulanan oryantasyon testleri de - bu testler kimin hangi topluluğa daha uygun olduğunu belirlemek amacıyla yapılmaktadır - Tris'in bu kararsızlığını destekler yönde çıkmıştır. Herkesin genel olarak hangi bölgeye ait olduğu net bir şekilde belliyken, Tris'in test sonuçları, testler esnasında ters giden birşeyler sonucunda, kitabın devamına olacak olaylara sahne hazırlar şekilde "Neticesiz" olarak açıklanmıştır. O, birçokları gibi tek bir erdeme uygun olmak yerine birden fazla erdeme uyumluluk gösteren bir "Uyumsuz"dur. Ve bu, zaten dengelerin ve barışın incecik bir ipliğe bağlı olduğu toplumda son derece tehlikeli bir durumdur.

Tris, ailesi ile birlikte yaşadığı Fedakarlık'ı bırakarak, cesareti ve ataklığı ile bilinen topluluk, Cesurluk'u seçer. Sürekli bu topluluk için kendi kanıtlamak üzerine kurulu, hayati tehlikeler içeren bir dolu görev ile boğuşurken, bir yandan da sistemin kendisini zorladığı, kendine yeni bir aile kurmanın yarattığı zorluklara göğüs gerekmektedir - çünkü bir kere büyüdüğü topluluğu terkedenin artık ailesi ile iletişime geçmesi pek kabul edilen bir durum değil. Zamanla, içinde yaşadığı topluluk ve birlikte vakit geçirdiği insanlarla ilgili bir dolu sırrı çözmeye başlar. Görünen o ki, toplum insanları ne kadarda kişilikleri ile sınırlamaya ve sınıflandırmaya çalışırsa çalışsın, insanlar yine de direniyor, hele de bu sınıflandırma hayat boyu sürülecek yaşam tarzının sınırlarını belirliyor ise... Ve, hükumet problemleri de baş göstermeye başlayınca Tris'in tüm dünyası alt üst olmak üzeredir.

Tris, bana göre birçok bu tarz seride yer alan, ne yapacağını bilemeyen, herkesin korumak için can attığı kahramanlardan değil, aksine başından beri ne yapmak istediğini bilen, azimli, akıllı ve güçlü bir karakter, yine de zaman zaman savunmasız olduğu durumlar olmuyor değil tabi. Bu sayede bu gerçeküstü hikayede, gerçekliğini de korumuş oluyor ve bu türe de yeni bir nefes getiriyor. Ayrıca, kitap boyunca hikayenin kahramanı olarak, yenilmez, süper kız haline gelemiyor olması da bu hissi destekliyor.

Ama Uyumsuz, herşeyi ile mükemmel değil; türün önde gelen kitapları ile çeşitli benzerlikler bulmak mümkün. Hikayenin genelinin son zamanların en popüler distopyasına benzemesinin ötesinde, seçim günü kısmı Lois Lowry'nin Seçilmiş Kişi kitabına, aksiyon ve kitabın doğası Scott Westerfeld'in Çirkinler'ine benziyor - ama özellikle bu son kitaba göre daha iyi düşünülmüş demeliyim. Yine de, bütün iyi distopyaların altında yatan gerçeği çarpıtarak, sorgulama ve eleştirme noktasında maalesef kısa kalıyor, en azından serinin bu ilk kitabı için söyleyebiliriz bunu, çünkü burada sunulan toplumsal ögeler, aksiyonun gerisinde kalıyor ve okuyucuyu içinde bulunduğu toplumu düşünerek sorgulamaya yöneltmiyor, eğer böyle bir beklentiniz var ise bunu unutun derim. Ama eğlenme ve keyifli bir okuma noktasında diyecek bir söz yok.

Konuca benzerlerinden farklı olmasa da, yazım tekniği ve şekli ile ön plana çıkıyor demek yanlış olmaz. Genç yaşına rağmen Roth'un, kelimeleri seçmedeki ve son derece canlı sahneler yaratma konusundaki başarısı kitap boyunca gözden kaçmayacak düzeyde. Olayları ve karakterleri zenginleştirdiği detaylar ve anlatım tarzı ile okuyucu için daha derin bir deneyim yaratıyor. Özellikle, kimi okuyucuyu yabancılaştıracak bile olsa, popüler olabilmek adına basit ve yüzeysel bir anlatımı seçmeyen yazar, yoğun ve detaylı yazımı ile sadece anlatmıyor, adeta gösteriyor.

Yazımın en başında da söylediğim gibi Açlık Oyunlarına benzerlikler bulabileceğiniz bu hikaye, şiddet ve aksiyon noktasında da geri kalmıyor. İhanet, aşk, savaş ve tabii ki seçimlerin yer aldığı bu kitap, iyi bir distopyada bulunması gereken bileşenleri içerdiği gibi, tam düzeyinde bir şüphe ile kitabın sonuna kadar merak etmenizi ve sayfaları hızla çevirmenizi sağlıyor ve birçok beklenmedik olayla da sizi sürekli şaşırtmaya devam ediyor.

Ve tabii ki, tüm heyecanın ve aksiyonun içerisinde birde romantizm yer alıyor. Cesurluk lideri Four ile Tris arasında ama bunun için kitabı okumanız gerekiyor :)...


0 yorum:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...