Copyright © Tuğçe'nin Kitaplığı
Design by Dzignine
30 Ocak 2013 Çarşamba

Fall In Love With The Sullivans Blog Turu - The Look of Love - Bella Andre | Ön Okuma


fall in love

İki günlük bir aradan sonra bugün yeniden nihayet blogumla ilgilenebiliyorum. Aile içi sağlık durumları dolayısıyla biraz ara vermek durumunda kaldım... Bu haftaki yayınlayacaklarım biraz bugüne sıkışmış oldu artık benden gelen emaillara katlanacağınızı umuyorum...

İlk yayınımız, Novel Publicity'nin düzenlediği Fall in love with the Sullivans Blog turu çerçevesinde serinin ilk kitabı olan The Look of Love'dan bir ön okuma. Bu kitaba ait yorumumu da bugün sizlere sunacağım. Ayrıca tur boyunca katılabileceğiniz çeşitli hediyeleri içeren çekilişte söz konusu, tabii ki rafflecopter aşağıda yer alıyor, kaçırmayın derim... turla ilgili tüm bilgilere Buradan ulaşabilirsiniz.

Cover 1 - The Look Of Love
Chase neredeyse yolun kenarında yanıp sönmekte olan ışıkları kaçıracaktı. Son otuz dakikadır tek bir araba bile geçmemişti, çünkü bunun gibi bir gecede, kötü hava koşullarında güvenli araba kullanmayı bilmeyen, bütün aklı selim Kaliforniyalılar evlerinde otururdu.

Chase, frenlere asılmaması gerektiğini bildiğinden – hendekteki arabanın yanındaki yerini alması, orada sıkışıp kalmış her kimse bir fayda sağlamayacaktı – hendekte gerçekten de bir araba olduğunu görebilecek kadar yavaşladı.

Sağnak yağmurda daha iyi görebilmek için tepe lambalarını açtı ve yaklaşık 100 metre ileride, yolun kenarında yürüyen biri olduğunu farketti. Yaklaşan arabayı duymuş olacak ki, yolun kenarında yürüyen kadın arabaya doğru döndü ve Chase, kadının sırılsıklam olmuş ve omuzlarına çarpan uzun saçlarını görebiliyordu.

Niçin sıcak ve kuru arabasında oturup yardım çağırmadığını ve gelip onu kurtarmalarını arabada beklemediğini merak ederek, bulunduğu şeridin kenarına doğru yanaştı ve arabadan inerek, kadına yardım etmeye çalıştı. Chase’in kendine doğru gelişini titreyerek izliyordu.

“Yaralandınız mı?”

Bir yanağını eli ile tutu ama kafasını salladı. “Hayır.”

Şiddetle asfalta çarpan yağmur sesinin altında, kadının ne dediğini duyabilmek için biraz daha yaklaşmak zorunda kaldı, yağmur taneleri hızla doluya doğru dönüyordu. Tepe lambalarını kapatmıştı ama gözleri karanlığa alıştıkça, kadının yüzünü daha iyi görebiliyordu.

Chase’in içinde bir şeyler sıkıştı.

Sırılsıklam ıslanmış, koyu renk saçlarının yüzüne ve omuzlarına yapışmış, sudan çıkmış bir sıçana dönmüş olmasına rağmen, güzelliği karşısında donup kalmıştı.

Hemen, fotoğrafçı gözleri işe koyuldu ve yüz hatları dikkatini çekti. Ağzı biraz fazla büyüktü, gözleri yüzüne göre biraz fazla kocamandı. Mankenler gibi zayıf değildi ama giydiği kot pantalon ve T-shirtün üzerine yapışmasına bakılırsa, son derece dolgun bir vücudu vardı. Karanlıkta saçlarının tam rengini seçemese bile, ipek gibi, dümdüz ve yumuşacık bir şekilde göğüslerinin üzerine indiklerini görebiliyordu.
“Ama arabamın yaralandığı kesin” dediğini duyana kadar, neden arabasından inip bu kadının yanına geldiğini tamamen unutmuş olduğunu farketti.

Bir süredir, sussuzluktan ölmüşcesine bu kadına baktığını bilerek, dengesini toparlamaya çalıştı. Arabası hakkında yanılmadığını görebiliyordu. Berbat hatchback arabanın neredeyse hurdaya çıktığını görmek için; ağabeyi Zack gibi, bir oto-servisi (yada belki 40, yıllar önce saymayı bırakmıştı çünkü) sahibi, araba tamircisi olması gerekmiyordu, Tamponu, yol boyunca sürtündüğü beyaz çitler sayesinde parçalara ayrılmış olmasa bile, bu kabak lastiklerle bu çamurdan çıkamayacağı kesindi. En azından bu gece için.
Eğer arabası biraz daha az teklikeli bir durumunda olsaydı, kendisi arabayı çamurdan çıkartırken, ona gidip arabasında oturmasını söylerdi ama arabanın arka lastiklerinden biri hendeğin kenarında oldukça tehlikeli bir biçimde havada duruyordu.

Omuzunun üzerinden işaret etti. “Arabama geç. Çekicinin gelmesini orada bekleyebiliriz.” Sözlerinin emreder gibi olduğunu düşündü bir an ama kahretsin ki, dolu can acıtmaya başlamıştı. Donmadan önce ikisinin de yağmurdan kurtulmaları lazımdı.

Ama kadın yerinden kımıldamadı. Onun yerine Chase’e tamamen aklını kaçırmışsın sen dercesine bir bakıyordu.

“Senin arabana binmiyorum.”

Karanlık bir yolun ortasında kalmış bir kadın için durumun ne kadar korkutucu olabileceğini bir anda farkederek, bir adım geri attı. Yağan dolunun etkisiyle sesini duyurabilmek için biraz daha yüksek sesle konuştu.

“Sana saldırmaya niyetim yok. Yemin ederim seni incitecek birşey yapmayacağım.”

Saldırmak kelimesine verdiği tepki Chase’in gözünden kaçmadı. Sorunlu kadınları çeken bir yapısı hiç olmamıştı, yaralı bir kuşu iyileştirecek türden bir adam değildi. Ama uzun yıllardır iki kız kardeşi ile yaşıyor olması sayesinde, artık bir şeyler yanlış olduğunda anlayabiliyordu.

Ve bu kadında kesinlikle, arabasının çamur dolu hendekte sıkışıp kalmış olmasından başka, bir sorun vardı.

Kadının güvende hissetmesini sağlayabilmek için ellerini kaldırdı. “Babamın mezarı üzerine yemin ederim, sana zarar vermeyeceğim. Arabama binebilirsin.” Hemen hayır demediğini fark ederek devam etti. “Sadece yardımcı olmaya çalışıyorum.” Ve oldu da. “Lütfen.” Dedi. “Sana yardımcı olmama izin ver.”
Uzun bir süre Chase’e baktı, dolu aralarına, üstlerine ve etraflarına şiddetle çarpıyordu. Chase kendini nefesini tutmuş, kadının kararını beklerken buldu. Kadının ne karar vereceğinin bu kadar önemli olmaması gerekiyordu.

Ama enteresan bir şekilde, önemliydi.

THE LOOK OF LOVE by Bella Andre ©2012.


Buradan satın alabilirsiniz:

0 yorum:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...