Copyright © Tuğçe'nin Kitaplığı
Design by Dzignine
29 Ocak 2013 Salı

Yorum: Virgin River Aşk Yeniden - Robyn Carr


Puanlama : B-
Yazar: Robyn Carr
Çevirmen: Aslı Ağca
Sayfa Sayısı: 392
Dili: Türkçe
Yayınevi: Epsilon


Aşk Yeniden (Virgin River) Robyn Carr’ın, aynı isimli serisinin ilk kitabı. Bu serinin bu yıl 20. Kitabı çıktı, belirtmeden edemeyeceğim.

Amerika’nın unutulmuş küçük kasabalarından birinde geçiyor. Hani kapıların kilitlenmesine gerek duyulmayan, herkesin birbirini tanıdığı ve herkes bilmeden kimsenin hareket edemediği türden yerler olur ya, toplam 600 kişinin yaşadığı Virgin River tam da böyle bir dağ kasabası.

Melinda Monroe, pratisyen hemşire ve uzmanlık alanı da ebelik. Kocası Mark ise, aynı hastanede doktorluk yapmaktaydı ve birlikte Los Angeles’ta hemen hemen istedikleri herşeye sahip mutlu bir hayat sürüyorlardı, tek eksikleri bir çocuktu. Ta ki; bir market soygununda kocası öldürülene kadar. Bu olay sonrasında yas Mel hayata küstürmüş ve artık Los Angeles’ın stresi ve suç oranı ile başa çıkamaz hale gelmişti.
“Altı yüz nüfuslu Virgin River kasabasında çalışacak bir ebe/uzman hemşire aranıyor. Kaliforniya'nın ulu ağaçları ve ışıl ışıl ırmakları arasında bir fark yaratmak istemez miydiniz? Hem de kulübenize kira ödemeden?”
İlanı görür görmez kararını verdi. Kurtuluşu, Kaliforniya’nın kuzeyinde yer alan bu küçük kasabada bulacağına emindi. Ancak bu umutlu hali, kasabaya gelene kadar sürdü. Bu unutulmuş kasaba, iş görüşmesinde gönderilen fotoğraflara benzemediği gibi, vadedilen kulübe de yaşanabilecek bir yer değildi, yardımcıya ihtiyacı olduğu öne sürülen doktorun ise kendisini istemediği çok açıktı. Üstüne üstlük, korkunç yağmurlu bir gecede kalacak bir yeri bile yoktu, ve kullandığı üstü açılan BMW, tabii ki bu yollarda doğru düzgün gitmesini bile sağlayamıyordu.  Birkaç korkunç geçen saatin ardından olan tek güzel şey, kasabanın menüsü bile bulunmayan ama sıcak bir ortam ve sohbet sunan, Jack Sheridan’ın barında yediği lezzetli yemekti. Ne büyük bir hata yaptığını anlayarak, ertesi sabah kasabadan ayrılarak, Colorado’da yaşayan kardeşinin yanına gitmeye karar vermişti.

Ancak yine işler planladığı gibi olmaz; ertesi sabah tam yola çıkmak üzereyken doktorun verandasına bırakılmış bir bebek bulması o gün için gitmesine engel olur ve Jack Sheridan’ın varlığı da planlarını uygulamaya almasını kolaylaştırmamaktadır...  Ve ayrıca bu kasabada hayat hiç de düşündüğü kadar kolay ve sakin değildir.

Aşk yeniden, bu yazara ait okuduğum ilk kitap ve modern aşk romanı türünde, sıcak bir hikaye.  Yumuşak bir dille yazılmış, tatlı ve tipik bir aşk hikayesi. Bana göre, özellikle eski bir deniz piyadesi olan Jack Sheridan fazlası ile mükemmel bir karakter – hatta yer yer insanı sinir edecek kadar mükemmel. Mel, ciddi yaraları olan ve bu yaraları henüz sarmaya dahi hazır olmayan, ne yapmak istediğini bilmeyen bir kadın. Ama yazar yinede, bu ikili arasında güzel bir etkileşim hissettirmeyi başarmış – zaman zaman Mel’i tutup sarsmak isteseniz de, acısını ve ne kadar zorlandığını da farkediyorsunuz ve tabii ki Jack'in kendisi için ne kadar doğru olduğunu da.

Yardımcı karakterler, zaman zaman varlıklarını hissettirseler de; okuyucunun kendini yakın hissedeceği ciddi bir üçüncü kişi kitapta neredeyse yer almıyor diyebilirim. Kitabın ana odağı Mel ve O’nun yaşadığı çırpınmalar. Mel, aslında kendi inanmasa da güçlü, ayrıca güzel, sevecen ve inatçı bir kadın ve sunulan yanlışları ve güçsüzlükleri ile de gerçekçi bir karakter.

Dediğim gibi, Jack Sheridan son derece mükemmel bir adam. Anlayışlı, yakışıklı, güçlü ve kendi sorunlarının bir şekilde üstesinden gelmiş yada bunları arka plana atmayı başarabilen, bulunduğu yerde mutlu olan. Yani Jack, her kadının rüyası tiplemesine tam olarak uyuyor. Bu benim, kitaplarda okumayı çok sevdiğim bir karakter değil aslında ama Robyn Carr bunu bir şekilde sevilebilir hale getirmeyi başarmış. (Belki de, bunu ana karakterlerden biri olmasına rağmen, yine de sadece Jack’e odaklanmıyor olmamız sağlıyordur.)

Bunun yanısıra, (ileriki romanlara hazırlık olarak sunulduğuna inandığım) kasabaya ve diğer kişilere dair bir takım olaylar da yaşanıyor ama bunlara sadece ucundan değiniliyor ; oldukça küçük yaşta yaşanan bir cinsel ilişki ve bunun etkileri, kaçak kenevir yetiştiriciliğinin kasaba çevresinde yaygın şekilde yapılıyor olması, terk edilen bir bebek... Ama serinin hangi kitabında tam olarak patlak veriyor bu konular, bilemiyorum tabii...

Aşk hikayesinin yanı sıra bir kendini bulma temasının olması ve bunun gerçekten oldukça yumuşak ve duygulu bir şekilde sunulması bence kitabın en iyi yanlarından birisi. Ve mutlu son için her yolu deneyen bir yazar değil Robyn Carr – en azından bu kitabı için söyleyebilirim bunu – ki bu da, bu kitabı sığ bir okuma olmaktan çıkartıyor.

Debbie Macomber kitaplarını andıran bir havası var – anlatım noktasında, okurları bu kitabı da sıkılmadan okuyabilirler. Soğuk havalarda, sıcacık içeceğinizle koltuğunuzun bir kenarına kıvrılmışken keyifle, yorulmadan okuyabileceğiniz sıcak bir hikaye.

Buradan satın alabilirsiniz:

0 yorum:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...